İBADETLER BİZE NE KAZANDIRIR?

Allah’severek O’na yönelen insan, bu sevgisinin sonucu olarak ibadet eder. Aslında ibadetin tek bir gayesi vardır : Allah’ın rızasını kazanmak.İbadetler sadece bu amacı yerine getirmek için yapılmakla beraber hem kişiye hem de topluma birtakım faydalar sağlar.

İbadet ;

  • İnsanın Allah ile ilişkisini güçlendirir.
  • İnsanın hayatına anlam katar.
  • İç huzuru  sağlar.
  • Dengeli ve huzurlu bir yaşama biçimi oluşturur.
  • İnsanı manevi yönden tedavi eder.
  • İnsanın manevi ve ruhi dünyasını geliştirir.
  • İnsanı yüksek ahlaki duygu ve tutumlara yöneltir.
  • İnsana güzel alışkanlıklar kazandırır.
  • İnsana sabrı ve diğerkamlığı öğretir.
  • İnsana uyumlu kişilik özellikleri kazandırır.
  • İnsanda güven duygusunu geliştirir.
  • İnsanda sorumluluk bilincini geliştirir.
  • İnsanı kötülüklerden alıkoyar.
  • Bireyin toplumsallaşmasına katkı sağlar.
  • Toplumsal kaynaşmaya katkıda bulunur.
  • Toplumda yardımlaşmayı teşvik eder.

Allah’ı seven insan, her davranışında güzel hareket  etmenin ve kötülüklerden uzak durmanın yollarını  arar. Allah  ve resulünün  gösterdiği şekilde yaşamaya çalışır. Allah’a yönelen, Onun ölçülerini hayatında uygulamaya çalışan kul ile Rabbi arasındaki bağ güçlenir. Mesela namaz kılan bir insan, sürekli Allah’ın huzurunda olduğunu günde beş kere kendine hatırlatmış, Rabbini  unutmadığını ortaya koymuş olur. Rabbiyle arasında oluşan bağ sayesinde güven ve huzur duyar.

Yüce Allah’ın kendisini gördüğünü, ihtiyaçlarından ve sıkıntılarından haberdar olduğunu, kendisine değer verdiğini bilir ve hisseder. Sıkıntı ve zorluklarla karşılaştığında, bu sayede metanetini yitirmez. Bunun Allah’tan gelen bir sınav olduğunu bilir ve sabreder.

İbadet, kişinin kendisini ve bu dünyadaki konumunu tanımasını sağlar, insanı yeteneklerinin gelişmesine katkıda bulunur.

İbadetle iç ve dış dünyasını huzursuz eden birtakım kirlerden arınan insan, bu sayede insanı olgunluğa erişir. Kötülüklerden uzak bir yaşam sürer. Bir gün Allah’ın huzuruna çıkarak dünyada yaptığı her şeyin hesabını orada vereceğinin bilinciyle hareket etmesi, kişinin ölçülü olmasını her işinde dürüst davranmasını sağlar. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de namazın insanı kötülüklerden alıkoyduğu belirtilir, orucun ise kişiyi takvaya ulaştıracağı anlatılır.

İbadetlerini gerçek anlamda yerine getirebilen ve ibadetin gerektiği bilinci yakalayabilen insanlar, çevrelerine de güven verirler. “Emin” bir insan olurlar. Böylece ibadet bilinci gelişmiş toplumlarda huzur ve güven duygusu hakim olur.

Beş vakit namazında Müslüman kardeşleriyle omuz omuza saf tutan, ramazan ayında yokluk çekenlerle aynı şartları yaşayan, hacda dünyanın farklı yerlerinden gelen diğer Müslümanlarla tanışıp aynı ortamlarda bulunan, zekat ve sadaka gibi mali ibadetlerini yerine getirirken ihtiyaç sahibi peşinde koşan bir Müslüman, hiç şüphesiz diğer insanları düşünme ve onlara yardım eli uzatma bilinci kazanır. İbadetler  vasıtasıyla gerçekleşen sosyal yardımlaşma ve dayanışma, Allah sevgisini üstün tutmanın bir ifadesidir. Allah’ı seven, Onunla ilgisi olan her şeyi, bütün yaratıkları sever ve onlarla ilgilenir.

Bir mümin duyarlılığıyla hareket eden kişi, bütün bunların sonucunda,

Allah’ın kendisini dost edindiği bir kul olur.